BÖYLE REZALET OLMAZ
Başkan Posbıyık’ı ziyaret edenler arasında Eski Belediye Başkanı Ruhi Cöbekoğlu da yer aldı. Büyük Anadolu Otel’de gerçekleştirilen saldırıyı asla tasvip etmediğini belirten duayen siyaset adamı, ziyaretinde yaptığı açıklamada; “Hem belediye başkanına saldıranları hem de u saldırıya kayıtsız kalan vali ve milletvekilini kınıyorum…”, dedi.
“BELEDİYE BAŞKANLIĞI YAPAN BİRİ OLARAK BU SALDIRIYI HAZMEDEMEM.”
Belediye Başkanı Halil Posbıyık’ı makamında ziyaret eden Eski Karadeniz Ereğli Belediye Başkanı Ruhi Cöbekoğlu; “Ben Belediye Başkanlığı yaptım. Belediye Başkanlığı’nın ne olduğunu ben bilirim. Yapılan saldırıyı yeni duydum. Bizim çocuklar söylemedi beni üzülür diye. Birçok belediyeci tanıyorum birçok da onun yanında çalışan idareci. Bir sendikacının gelip de gelip de bir belediye başkanını dövmeye kalkmasını ben hazmedemem.”, dedi.
Bir kentin belediye başkanının, o kentin bir numaralı adamı olduğunu ifade eden Eski Belediye Başkanı Cöbekoğlu; “Halil çok üzülmemiş kendisine yapılan saldırıdan; ama bu saldırıyı bana yapılmış gibi hissediyorum.”, dedi. Cöbekoğlu, yaşanan olayları şu cümlelerle yorumladı:
“BÖYLE REZALET OLMAZ !”
“Bu olay bir protokol yemeğinde olmuş. Bir belediye başkanı, o şehrin bana göre bir numaralı adamı… Evet; idari bakımdan kaymakam vardır, vali vardır; ama bana göre bu şehrin başı belediye başkanıdır. Üstelik olay oluyor, herkes de seyrediyor. O seyredenlerin hepsini, ne sıfatları olursa olsun, hepsini kınıyorum. Öyle sıfat olmaz. Milletvekili olmuş, bakan olmuş, vali olmuş… Siz bir protokol yemeğinde böyle hareket edemezsiniz. Bunun Türkiye’de örneği yoktur. Başkanı protokolün gözü önünde dövmeye kalkacaksın. Böyle rezalet olmaz. Belediye Başkanı dövülür, belediye başkanı vurulur… bunların hepsi olur…”
“BELEDİYEDEN İZİN ALMAK ZORUNDALAR.”
Bir şey daha: Yapılan hareket eğer Erdemir’de yasal olmayan işlerden dolayı belediyenin mühürleme yapmasından kaynaklanmışsa, bunu ilk yapan benim. Ben Erdemir’i mühürledim. Erdemir’i İlk mühürleyen benim; Halil Posbıyık değil. Fen İşleri Müdürüm Erdemir’i mühürlediğinde Erdemir’den kimse ‘Sen niye mühürlüyorsun’,demedi. Orası o zaman Erdemir’di. Şimdi ise OYAK. Artık Erdemir yok. Erdemir’in sadece ismi var. Orası artık bir şirket. Bir şirket olarak da belediyeden izin almak zorundalar. Fabrika içerisinde kendileri herhangi bir uygulama yapmaya serbestler; ama bu uygulamayı projesine göre yapacak, ona göre belediyeden izin alacak. Biz ceza keserdik; yine bir arada olurduk. Sen fabrikanın içinde serbestim, diye her tarafa birşey yapmışsın. Bunları projeye göre yapacaksın. Ruhsat alacaksın. Ruhsatı almazsan ben mühürlerim. OYAK’ın bunu yapmaması gerekirdi. Biz hata etmişiz. Ne yapılacaksa yapalım, demesi gerekirdi. Yaşanan olayların tek sebebi var: Halil ‘ın orayı mühürlemesi. Onlar biz döveriz adamı, kaçak bina da yapabiliriz, demek istiyorlar. Devletin hukuku var…”
“SEYREDENLERİN HEPSİNİ KINIYORUM.”
“…Orada o akşam devlet varmış; devlet gelmiş oraya. Devlet yok; devlet seyretmiş. Ben biraz açık konuşan insanım. Zaten 90 yaşındayım; kimseden korkum yok. Oraya gelmişler, seyrediyorlar. O seyredenlerin hepsini kınıyorum. Kim varsa… Vali varsa valiyi, milletvekili varsa milletvekilini kınıyorum.”