Alaplı

TTK YOK OLMA NOKTASINDA

TTK YOK OLMA NOKTASINDA

GMİS Armutçuk Şube Başkanı İsa Mutlu, TTK’nın acilen işçi açıklarını gidermesi gerektiğini,  yeni işçiler alınmaması durumunda kurumun yok olup gideceğini söyledi. Emekli olan işçilerin yerine yeni işçi alınmadığını belirten Mutlu, “ 2009 yılındaki işçi alımında bizim sayımız 13 bin civarındaydı, zamanla emekli olan işçilerimizin yerine yenisi alınmadığından sayımız on bin 500 civarına kadar düştü. Aldığımız işçiden fazla emekli verdik. Diyorlar ki TTK’da üretim artmıyor, nasıl artacak. Aldığından fazlasını emekli edersen üretim nasıl artacak. Bu şartlar dâhilinde üretimin artmasını kimse bekleyemez’ dedi.

İŞÇİ ALINSAYDI ALACAAĞZI KAPANMAYACAKTI

Alaplı Gazeteciler Derneği’ni ziyaretinde birbirinden çarpıcı açıklamalarda bulunan Mutlu; ‘Zamanında işçimiz az yetersiz diyerek Alacaağzı bölgesi TTK tarafından kapatıldı.  Geldiğimiz noktada HEMA Alacaağzı bölgesinde 850 işçimize ekmek veriyor. HEMA 850 kişi ile o bölgede altı yedi yıldır üretim yapıyor.  Demek ki TTK işçi alsaydı orası kapanmayacaktı.   İşçi açıklarının giderilmesi bizim için öncelikli ihtiyaçtır. Üretimin artarak ülke ekonomisine katkı sağlanması açısından, TTK’nın yaşaması açısından işçi açıklarının acilen giderilmesi gerekmektedir. TTK’ya 3 bin işçi alınmış olsa Armutçuk bölgesine 400 yeni işçi gelmiş olur. Bununda ortalama 100 tanesi Alaplı insanından oluşur. Daha önceki işçi alımında Alaplı’dan 85 vatandaşımız işçi olarak iş başı yaptı. 85 işçi Alaplı’ya ayda yan gelirlerle ortalama iki bin 500 lira getirdiğini düşünürsen ayda 200 bin Lira, yılda düşünülürse toplamda iki milyon 100 bin lira civarında bir paranın ilçeye girdiğini görürüz. Buda hiçte küçümsenmeyecek bir rakam.  Ülkemiz yılda milyarlarca dolar parayı dış ülkelere kömür için veriyor. Bu paraları gençlerimize istihdam sağlayarak harcamak, hem döviz kaybımızı önler hem de işsiz vatandaşlarımız aş iş sahibi yapar. Siyasilerin bu konuda üstlerine düşeni yapacaklarından umutluyum ama biraz daha fazla konunun üstüne gitmeleri en büyük arzumuzdur’ dedi.

 

TÜRKİYE’DE Kİ SENDİKAL MÜCADELE YENİDEN CANLANDIRILMALI

Yaptığı açıklamalarda Türkiye’de ki sendikal mücadele konusuna da değinen Mutlu şunları kaydetti.; ‘Bizler TTK’nın yaşaması ve üretimin artması için bu çabaları verirken, diğer yandan HEMA’daki 700 işçi arkadaşlarımızı örgütledik. İşverenimizde bu konuda bizlere yardımcı oldular, katkı verdiler.  Orada bir anlaşma yaparak bir protokol yaptık. Yüzde 10 - 16 arasında maaş zammı aldık. Sosyal haklarla birlikte işçilerimiz bin 500 liraya yakın para alacaklar. Bizler Türkiye’deki sendikal mücadelenin yeniden canlandırılması adına sendikal mücadelenin iyi gidişatına katkı sağlayabilmek adına özel sektördeki madencileri örgütleme kararı aldık. Türkiye’de bu gün 11 milyon çalışan var, bunların 800 bini sendikalı, geri kalan 10 milyondan fazla çalışanımız sendikasız. Türkiye’de çalışanlarımız sendikasız, örgütsüz sahipsiz bırakılmış, neden diye sorarsanız, hükümetler insanları yönetmenin tek yolunun örgütsüz yönetmekten geçtiğini çok iyi biliyor.  Örgütsüz insanların hak araması imkânsızdır. İnsanların haklarını arayabilmeleri için örgütlü bir halde bir araya gelebilmeleri lazımdır. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çalışanlar örgütsüzleştirildi ve güçsüzleştirildi. Yıllarca yapılan müdahalelerden dolayı günümüz Türkiye’sinde çalışanların yüzde yedisi sendikalı, gerisi örgütsüz ve sahipsiz. Türkiye’de sendikalar yok edilmeye çalışılıyor.

TERSANE İŞÇİLERİ SENDİKASIZLIK KURBANI

Sendikaların önemine dikkat çeken GMİS Armutçuk Şube Başkanı İsa Mutlu; “Ereğli tersanelerinde kriz dolayısıyla bir olay yaşandı. Çalışanlar aylarca çalıştı maaşlarını alamadı. İşverenler iflas ettik dedi, kimsede hakkını alamadı. Çalışanlar bir araya gelerek hak arama mücadelesini gösteremedi diyerek; ‘  Çünkü tersane çalışanlarının bir sendikası yoktu. Oradaki çalışanlar tek bir sendika çatısı altında toplanmış olsaydılar, gereken mücadelelerini vereceklerdi. Belki dünyada ses getirecek eylemleri sendikalarıyla birlikte yapacaklardı. O yüzden örgütsüz insanları yönetmek başta hükümetler için çok kolaydır. Bir diğer çarpıcı konuda, Türkiye’deki 800 bin sendikalı işçide kendi aralarında parçalanmış durumda. Bir şekilde onları da parçalamışlar. Türk-iş, Hak-iş ve Disk. Üç tane konfederasyon kurmuşlar, bakıyorsun karşınızda işverenler 1965 yılından bu yana tek işveren sendikası var, oda Kamu İşverenler Sendikası.  İşverenler tek çatı altında birleşmeye,  büyümeye devam ediyor bizler üçe bölünmüşüz, kimimiz hükümetin tarafını tutmuşuz, kimisi de bilmem kimin tarafı olmuş kısaca kendi menfaatlerimiz ağır basmış, işçilerimizin hak ve menfaatleri için doğrunun arkasında birleşememişiz. Geçtiğimiz ay 1 Mayıs’ı kutlayacağız, kimi Taksim Meydanı’nda kimisi bilmem nerde, kimisi Bursa’da, Ankara’da. Böyle bir anlayış yok. Memurlar da aynı, iki- üç milyon memur var diyoruz, bir tepki gösterme eylemi yapacaklar, Ereğli’de bile birisi belediye önünde, diğeri anıt önünde bir diğeri farklı yerde eylem yapıyorlar. Birlik ve bütünlük ve güç yok. Böyle hak aramak dünyanın hangi ülkesinde gerçekleşmiş ki bizde gerçekleşsin.  Eğer mücadele olacaksa, ideolojilerimizi, düşüncelerimizi, siyasi görüşlerimizi bir tarafa bırakıp çalışanlarımızın, emekçilerimizin menfaatleri arkasında birleşmemiz lazım.  Ama bakıyorsunuz biz çok güzel parçalanmışız. Önce işçi memur ayrımı yapılmış, arkasından işçiler kendi arasında sınıflandırılmış, memurlar kendi arasında sınıflandırılmış ki bu parçaları bir araya getiremediğin müddetçe bizim hak hukuk arama mücadelemiz zor. Bu gün gördük işte ne oldu, Hava-iş bir grev yaptı, hükümet bir akşamda grev yasağı koydu yasayı değiştirdi. Bakıyorsun Türk-İş konfederasyonun bir federasyonu. Türk-İş’ten bir ses var mı?  Yok. Diğer sendikalardan bir ses var mı? Yok. Bizler yinede sendika olarak bir basın açıklaması yaptık, ileriki günlerde bakarsınız başka eylemler yapabiliriz ama Türkiye’deki sendikalarının bu kadar sesiz kalmamaları gereken bir olayla karşı karşıyayız. Bu gün onlara grev yasağını koyan hükümet, bize de koyabilme gücü var demektir.  Bu gün biz, yarın onlar sesiz kalırsak hep beraber yok olacağız.  Türkiye’de sendikalar yeniden bir direnişe, yeniden bir uyanışa geçmek zorundadır’ dedi.

 

1000 METRELİK YENİ BİR KUYU YAPILACAK

Açıklamaların da TTK’da ki çalışmalarla da ilgili olarak da bilgiler veren Mutlu; ‘ Kandillide TTK’nın sahası içersinde ikinci bir kuyunun Armutçuk’ta açılması için girişimlerimiz oldu. Bu konuda Çalışma Başkanlığı Müfettişleri son noktayı koymak için çalışmalarını yaptılar. En kısa zamanda bu sene içinde ihale edilerek çalışmalara başlanacak. Artık yeri de belli oldu.  2012 yılında ihalesi yapılarak en az 100 metrelik bir kuyu vurulacak.  Yeni kuyumuz 1000 metre derinliğe kadar inecek.  Şu andaki kuyumuz bizim eksi 600 metre. Biz normalde eksi 400 metreye kadar iniyoruz.  Geri kalan eksi 200 metrelik bölümü varagelle iniyoruz.  Yeni kuyumuz açıldığında işçimiz yorulmamış olacak. Çünkü şuandaki kuyumuzda işçimiz yaklaşık 2 bin metre yürüyor. Buda işçimizin 150 dakikasının boşa gitmesi anlamına geliyor. İşçimiz hem yoruluyor hem de zaman kaybı oluşuyor.  Biz şu anda Armutçukta üretimin bin 200 tondan aşağıya düşmemesi lazımken, biz bin ton civarında kömür üretebiliyoruz. Yeni kuyu açıldığında bu bin 500 tondan da fazla olacak.  Ayrıca ürettiğimiz kömür yukarıya toz olarak gelmeyecek, çünkü kömür yolda gelirken devamlı sulandığı ve aktarıldığından dolayı bir miktar kömür toz haline geliyor. İşte bu üretim kaybını da önlemiş olacağız. İşte bunun için yeni kuyu üretimimiz için ve işçi güvenliği için son derece önem arz ediyor. Açılacak yeni kuyunun yaklaşık beş yıl içinde üretime geçeceği hesaplanmaktadır ama bizim için en önemli konu şu andaki kuyunun kafesinin tek olması bizim güvenliğimiz açısından çok ilgilendiriyor. Allah korusun kafes arıza yapsa yada büyük bir afet olup kafes çalışmazsa yer altındaki işçilerimizi çıkartma imkanımız ve şansımız yok. Dediğimiz gibi yapılması planlanan yeni kuyu bizim için can sigortası anlamında geliyor.  Yeni kuyunun yapılma planlanması çalışmalarında başta AK Parti Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Ercan Candan’a şükranlarımız sunuyoruz. Bu konuda bizlere çok büyük destek verdi. Bu projeyi geçen ramazan ayında yeraltında işçi arkadaşlarımızla yaptığımız iftar açma programında milletvekilimiz de bize katılmıştı bizimle yer altına indi beraber iftar açtık. Yer altındaki o sıkıntıları bizimle birlikte yaşadı’ dedi.

 

TTK DEMEK ZONGULDAK DEMEK

Mutlu açıklamalarını şöyle sürdürdü; ‘Kandillide TTK, geçmiş yıllarda sadece kömür çıkartan bir kuruluş değil,  amme hizmeti veren bir kuruluştu. Zonguldak’ın ilçeleri beldeleri ve köylerinde muhakkak TTK’ın bir çivisi mevcuttu. Kandillideki okullar zamanında kolej seviyesinde eğitim veren okullar sınıfındaydı. Okullardan mühendisler, müdürler hatta milletvekilleri dahi çıkmış, ülkemize hizmet etmiştir. Ereğli’de sinema yokken Kandillide varmış, Ereğli’de market yokken Kandillide Ekonoma gibi süper market varmış. O zamanlardan bu zamanlara geldik, Kandilli terk edilmiş bir kasaba görünümünü aldı. Tabi bunda, ülkeyi, kurumu yönetenlerin, bu bölgenin milletvekillerinin sendika olarak belki hepimizin suçu eşit seviyede vardır bunu asla inkar edemeyiz. Biz düne bakarsak, yarını göremeyiz. Geçmişe ve arkamıza bakmayacağız. Hep ileri bakacağız. Geçmişten ders çıkartarak gelecekle ilgili planlar yapmaya başlamalıyız. Kandilliyi turistik bir yer yapabiliriz.  130 yıllık varageli tekrar hayata geçiriliriz. 1850 yıllarından kalma Fransızlardan yapılar var, liman olarak yapılmış yapılar var. Oralara fazla para harcamadan tekrar turizme kazandırabiliriz. Virane haldeki o bölge cazibe merkezi haline getirilebilir. Hatta o şaşalı 1970-80 yıllarına geri döndürülebilir.  Geçtiğimiz hafta içinde Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısını Kandillide misafir ettik. Bu konuları kendilerine ilettik. Boş ve atıl durumdaki eski lojmanları değerlendirmek ve varegeli turizmin emrine sokmak istediklerimizi belirttik. Bakan yardımcısı da projeyi yapın bizde elimizden gelen ne varsa yerine getirelim diyerek bizi umutlandırdılar. Bizlerde önümüzdeki günlerde bölge muhtarları ve sivil toplum örgüt yöneticileri ile bir araya gelerek neler yapabiliriz diyerek yol haritasını çizeceğiz.

 

TTK ÇOK KAN KAYBETTİ

Geçmişte TTK’da çok sayıda işçinin çalıştığını ve Zonguldak ekonomisine büyük katkı sunduğunu kaydeden Mutlu konuşmasını şöyle sürdürdü;  “TTK çok kan kaybetti.  Geçmişte 45 bin kişi çalıştıran kurum şu anda 10 bin 500 kişiye kadar düşmüştür. Kandillide 7 bin 500 kişinin çalıştığı zamanlar olduğu söyleniyor. Şu anda Kandillide bin 500 kişi çalışıyor.

Başbakanlığın kararnamesiyle birlikte lojman kanuna göre, lojmanda oturanlar beş yıl sonra çıkmak zorundalar.  Bu büyük sıkıntı. Bizim Zonguldak’taki lojmanları Ankara ve diğer yerlerdeki lojmanlarla kıyaslamamak lazım. Kandillide beş senesini doldurmuş yüz lojman sakinimiz var. Toplam iki yüz lojmanımız var.  Daha önce 450 lojmanımız varmış ama talep olmadığından 200 civarındaki lojman atıl duruma düşmüş. Şu anda kandillide lojman talebi olan işçimiz yok denecek kadar az.  Tamam, 100 lojmanın boşaltılması lazım ama onların yerine ben lojmanda oturmak istiyorum diyen kimse yok. Bu yüz evi boşaltırsanız o evler boş kalacak belli bir süreden sonra atıl duruma düşecek. O evlerden çıkan insanlarda Kandillide kiralık ev olmadığından Ereğli, Alaplı’da ikamet edecek. Bundan en çok Kandilli Belediyesi, Gökçeler Belediyesi ve ekonomisi zarar görecek. Bu karar uygulanırsa Kandilli yok olmakla karşı karşıya. Buda çok büyük bir tehlike.  Kandilliyi yok etmeyelim.

 

 




Yazı için 0 puan verdiniz
Doğan Bostancı

Doğan Bostancı

Toplam Yazısı : 95

Gazeteci

Tüm Yazıları


Reklam


Haber Yorumu, Bu haber için hiç yorum yazılmamış, ilk yorumu siz yapın!