BU KADERİ SİZ YAZDINIZ
HÜKÜMETE TEPKİ ÇIĞ GİBİ
Zonguldak`ta Türkiye Taşkömürü Kurumu(TTK) Karadon Müessese Müdürlüğü`ne bağlı kömür ocağında pazartesi günü meydana gelen maden patlamasının ardından 30 maden işçisi yerin 540 metre altında göçük altında kaldı. İşçilerin ölüm haberi, yıllardır önlem almak bir yana özelleştirme ve taşeronlaştırma politikaları uygulayan hükümete tepkiyi büyüttü.
Önlem almak için neyi beklediniz?
Zonguldak`ta 17 Mayıs`ta yaşanan grizu patlamasının ardından bölgeye giden hükümet yetkilileri yine bir klişeye imza attılar. Yaşanan patlamaları ve ölümleri `kader` olarak nitelendiren hükümet, yıllardır sorumluluk almaktan kaçındı.
Günlerdir ulaşılamadığı söylenen işçilere ait cesetlerin dün çıkarılması tartışmaya yol açarken, izlenen yöntemin ve kazılan bölgenin yanlış olduğuna dair şüpheler oluştu.
Madende 19 ceset havuz bölgesinde, 9 ceset de patlamanın meydana geldiği yerin arkasında bulundu. Karadon mevkinde asansör platformlarının tamiriyle ilgili çalışmaları sürdürdüklerini anlattıklarını belirten Bakan Dinçer`Arkadaşlarımız dün(Salı günü) gece yarısı platformu biraz riskli de olsa kullanılacak hale getirmeyi başardılar. Onu yaptıktan sonra da aşağı havuzun bulunduğu bölgeye ulaşabildiler. Havuzun orada arkadaşlarımız vardı. Allah rahmet eylesin, hepimizin başı sağolsun` diye konuştu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer de `Çok üzgünüz. Diğer arkadaşlarımız için elimizden geleni yapıyoruz` diye konuştu. Toprak altında kalan 2 işçinin cesedine ulaşmak için de çalışmalar sürüyor. 28 madencinin cesedi ise bulundukları yerden çıkarılıp morga getirildi.
Ulaşılamayan diğer iki kişiyle ilgili haberi de aldıklarında basına duyuracaklarını söyleyen Yıldız, ``Haberleri sıcağı sıcağına kriz merkezinin bulunduğu yerden duyuracağız`` dedi. Yıldız, Karadon mevkisine basın mensuplarının gitmemesini istedi. Yıldız, cesetlerin göçük altında bulunup bulunmadığına ilişkin bir soru üzerine, cesetlerin açık alanda bulunduğunu belirterek, ``İlk teşhis karbonmonoksit zehirlenmesi olduğu yönünde bunu daha sonraki çalışmalar netleştirecek`` dedi.
``Patlamadan birkaç saat sonra girilseydi kurtarılabilirler miydi`` sorusuna Yıldız, ``Platform dağılmış girilemedi`` karşılığını verdi.
MADENCİLERİN AİLELERİ YIKILDI
Türkiye Taşkömürü Kurumu`nun Karadon Müessese Müdürlüğü`ne ait maden ocağındaki patlamada mahsur kalan 30 işçiden 28`inin cesedine ulaşılmasının ardından, işçi yakınları ocağa akın etti.
Ocağın önünde toplanan ailelerden feryatlar yükseldi. Bazı işçi yakınları baygınlık geçirirken, gözyaşlarına boğulanlar ise kendilerini yerden yere attı. Sağlık ekipleri baygınlık geçirenlere müdahale etti. Bazı işçi yakınları polislerin teskin etmesi üzerine ocak ağzından gözyaşları içerisinde ayrılmaya başladı.
AKP`ye tepkiler yağıyor
Zonguldak Kilimli`deki Türkiye Taşkömürü Kurumu`na bağlı Karadon Müessese Müdürlüğü Maden Ocağında meydana gelen patlamaya ilişkin, siyasi parti, sendika ve meslek odalarından AKP hükümetine tepki yağmaya devam ediyor.
BDP: Ölümlerden `kader` diyenler sorumlu
Barış ve Demokrasi Partisi(BDP) maden cinayeti için Kader diyen Başbakan`a tepki gösterdi. Ölümlerden iş güvenliği önlemlerinin alınmasını sağlamayan hükümeti sorumlu tuttu. BDP, Maden Araştırma Komisyonu`nun alınacak önlemleri belirlemesi gerektiğini kaydetti. BDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Şerafettin Halis`in imzasıyla yapılan açıklamada, `Her türlü tedbirsizlik ve iş güvencesizliğinden kaynaklı olarak yaşanan bu ölüm olayları, hükümetin acil tedbirler alması gerektiğini ortaya koyan ciddi bir uyarı niteliğindedir. Ancak ne var ki, bütün bu olaylardan ders çıkarmayan, zamanında gerekli denetimleri yapmayan AKP Hükümeti, bu ölümleri doğal görerek kaza ve kader saymaktadır` denildi.
EMEP: İş cinayetlerine yanıt genel grev olmalı
EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel, yaptığı açıklamada, emekçilerin insanca çalışma ve yaşam hakkı devletin sorumluluğunda olduğuna dikkat çekti. Tüzel, `Aç ve işsiz insanların çaresizliğinden yararlanarak emek sömürüsüne ve ölümlerine yol veren sermaye düzenine yanıt vermek; iş güvencesi ve işçi cinayetlerinin önlenmesi talebiyle ilan edilmiş genel grev genel direnişi işçiler ve emekçiler olarak gerçekleştirmekten geçmektedir.``dedi.
ESP: Hükümet gerçekleri gizlemeye çalışıyor
Ezilenlerin Sosyalist Partisi MYK üyesi Serpil Arslan, Zonguldak`taki incelemelerinin ardından yaptığı açıklamada, `Hükümet gerçeklerin kamuoyuna yansımasını istemiyor` dedi. Maden kazasının yaşandığı Zonguldak`ta incelemelerde bulunan ESP, gözlemlerine ilişkin yaptığı açıklamada, ``Konuşup bilgi almamız engellenmeye çalışıldı. Protesto eden, ses çıkaran işçi yakınları gözaltında alınıyor ya da baskı görüyor. Devlet hem suçlu hem güçlü. Anlıyoruz ki hükümet gerçeklerin kamuoyuna yansımasını istemiyor` denildi.
EDP: Dinçer istifa etsin
Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP) Genel Başkanı Ziya Halis, Türkiye`nin son 5 ayda benzer üç olayla karşılaştığına dikkat çekti. Olaylarda ilgililerin ihmali olduğunu kaydeden Halis, `Bu olayların yaşanmaması için hükümetin alması gereken tedbirleri yeterince almadığı kanaatindeyiz. Çalışma Bakanı`nın gelecekteki bakanlıklara ve sorunlara yaklaşımda örnek olması bakımından, döneminde yaşanan bu tip kazaların çokluğu nedeniyle, görevinden istifa etmesi gerektiğini düşünüyorum. Çalışma Bakanı`nı görevinden istifaya davet ediyorum` dedi.
ÖDP: AKP hükümeti istifa etsin
ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, Zonguldak`ta meydana gelen grizu patlaması ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, AKP Hükümetini istifaya çağırdı. `Ülkemizi bir işçi mezarlığına çevirdiler. Dün Bursa Kemalpaşa, Balıkesir Dursunbey, bugün Zonguldak. Bu ölümler sükunetle karşılanamaz, üzüntü mesajlarıyla geçiştirilemez. Bu ölümlerin hesabı sorulmalıdır`dedi. Taş ayrıca `Ne bu yoksulluk, işsizlik düzeni, özelleştirmeci, taşeroncu düzen; ne de onun bugünkü uygulayıcısı AKP kaderimiz değildir. Ne bu düzene, ne de onun partisi AKP`ye mahkum değiliz. Bu düzeni ve `Allah Kurtarsın Partisi-AKP`yi Allah`a havale etmeyeceğiz.` şeklinde konuştu.
Hak-İş: Yasal ve teknik düzenlemeler gerekli
Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Salim Uslu, yaptığı yazılı açıklamada, iş sağlığı ve güvenliği konusundaki ihmallerin, eksikliklerin ve hataların faturasının doğrudan ölüm olduğuna dikkat çekti. İş kazalarını azaltmak ve önlemek için İş Sağlığı Güvenliği Yasası ile yeni teknik düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunun altını çizen Uslu, `İşçilerin canı pahasına çalışmasının önüne geçilmelidir. Bilinmelidir ki kazaları önlemek için yapılacak yatırım ve önlemler kazalar sonucu ortaya çıkacak kaybı tazmin etmekten çok daha kolay olacaktır` dedi.
Türk-İş: Kader değil
Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri ve Belediye-İş Sendikası Genel Başkanı Nihat Yurdakul, iş kazalarının kader olmadığını ifade ederek, emekçilerin, başta madencilik olmak üzere bir çok işkolunda taşeronlaşmanın, güvencesiz, sendikasız ve denetimsiz çalışmanın bedelini, canları ile ödediğini söyledi. Yurdakul, Türkiye`nin kazalarda Avrupa`da birinci, dünyada ise üçüncü sırada olduğuna dikkat çekti.
Eczacı Odası: Ölümlerin sebebi taşeronlaştırma
İstanbul Eczası Odası, madenlerdeki iş cinayetlerinin sebebinin özelleştirme, taşeronlaştırma ve piyasalaştırma politikaları olduğunu bildirdi. Maden kazalarında en büyük sorumluluğun Çalışma Bakanlığı ile Enerji Bakanlığı`nda olduğunu belirten İstanbul Eczacı Odası, yeni ölümlerin önüne geçmek için, özelleştirmelere son verilmesi, iş sağlığı ve iş güvenliği mevzuatının gereklerinin yerine getirilmesi için acil önlem alınması gerektiğini bildirdi.
Tekstil-Sen: Çalışma Bakanı istifa etsin
Tekstil-Sen İzmir Şubesi, Zonguldak`ta yaşanan maden faciasında sorumlu olanların yargılanmasını ve Çalışma Bakanı`nın istifa etmesini istedi. Geçtiğimiz aylarda Balıkesir`de 17 işçinin iş cinayetine kurban gittiği hatırlatılan Tekstil Sen açıklamasında, `O zaman da AKP bütün önlemlerin alındığını söylüyordu` denildi. Zonguldak`ta yaşanan son iş cinayetinin nedeninin devletin sorumsuzluğu olduğu belirtilen açıklamada, sorumluların en ağır cezaya çarptırılmasını ve Çalışma Bakanı Ömer Dinçer`in istifa etmesini istedi.
SES: Taşeron çalıştırmak öldürür
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Samsun Şube Başkanı Süleyman Bal da, ``Taşeron çalıştırma sonucu yaşamını kaybeden emekleriyle geçinen insanların ölümünü kadercilikle açıklamak olsa olsa aymazlıktır`` dedi.
DİSK: Toplumun geleceği sağlıksız!
DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, taşeronlaşmayla birlikte, sendikal örgütlenmenin kapsamının daraltıldığını, sendikal denetimlerin alanı da böylece sınırlandırıldığına dikkat çekti. Görgün, bu tür gelişmelerde sorumluların yargı önüne çıkarılmamasının, önlemler bazında da bilinçli tedbirsizliklere yol açtığını vurguladı. Taşeron firmaların ne tür sözleşmeler yaptığının da açığa çıkartılmasını isteyen Görgün, daha spesifik olarak üretimde yer alan taşeron firmaların faaliyetlerinin iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine dönük uygulamalarının ne düzeyde olduğu ve TTK`daki mevcut uygulamalara uygun davranıp davranmadığına ilişkin ne tür önlemlerin belirlendiğinin de açığa çıkartılması gerektiğine dikkat çekti.
İTO: Bize kulak verin
İstanbul Tabip Odası da (İTO), taşeronlaşmayı işaret etti. Taşeronlaşmayla birlikte gelen ilkel-güvenliksiz çalışma koşullarının işçilerin yaşamını almaya devam ettiğinin kaydedildiği açıklamada, Türkiye`yi taşeron cennetine çevirenlerin de taşeronlaşmanın bedelini işçilere ve emekçilere yaşamlarıyla ödetmesine daha fazla seyirci kalınmaması gerektiği ifade edildi ve eklendi:` TTB ve İstanbul Tabip Odası, bu faciaların altında yatan esas nedenin, taşeron firmaların maliyetlerini azaltmak için işçi sağlığı ve iş güvenliği mezuatının gereklerini yerine getirmemeleri olduğunu söylüyor. Bu uzman sese kulak verilmelidir.`
KESK'ten Başbakan'a Tepki
KESK Başkanı Sami Evren'in Başbakan Erdoğan'ın madencilerle ilgili yaptığı açıklamaya tepkisi şöyle oldu;
"Başbakanın yaklaşımını son derece yanlış buluyoruz. Madende çalışmak zorunda kalan işçilere diyor ki; 'madende çalışacaksanız ölme riskini de göze alacaksınız'. Hiçbir ülkenin başbakanı, bakanı ya da patronu, çalışanına bu şekilde yaklaşma hakkına sahip değildir. Onun can güvenliği onun güvencesi altında olmak durumundadır bu yaklaşım son derece yanlış bir yaklaşımdır daha da öte işçiyi emekçiyi küçük gören bir yaklaşımdır onun ölümüne bile göz yumabileceğini ifade eden bir yaklaşımdır. Şiddetle kınıyoruz" diye konuştu.
Ankara Emek ve Meslek Örgütleri Platformu
Platform adına açıklamayı yapan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Ramazan Pektaş, 'kömür karasından ekmek çıkaran emekçilerin özelleştirmelerin ve ihmallerin kurbanı' olduğunu ileri sürdü.
AK Parti'nin 'işçi sağlığı' yerine 'iş sağlığı' uygulamasını hayata geçirdiğini, özelleştirme ve taşeronlaştırmanın da yine AK Parti hükümeti döneminde yoğunlaştırıldığını öne süren Pektaş, son yıllarda ölümlü iş kazalarının ya özel maden ocaklarında ya da taşeron firmaların çalıştırıldığı ocaklarda yaşandığına dikkati çekti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer'in, Zonguldak'taki ölümlerden sorumlu olduklarını iddia eden Pektaş, sorumluların istifa etmesi gerektiğini söyledi.
Kaynak:Cumamedya