ÖLEN MADENCİLERİN CENAZESİNDE ACI VE İSYAN VARDI
ZONGULDAK'ta Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun (TTK) Karadon Müessese Müdürlüğü’ne ait maden ocağında meydana gelen grizu faciasında can veren 30 madencinin kara haberi, onlarca eve ateş düşürdü. Çaycuma İlçesi'ne bağlı Çayköy'de oturan Candemir Ailesi, iki oğulları Tarık ve Volkan'ın birlikte ölümüyle yıkıldı. Evli olan 31 yaşındaki Tarık ve kardeşi 28 yaşındaki Volkan Candemir, madenciliğe birlikte başladı. Aynı şirkete girdiler. Aynı gün işe başladılar. Aynı vardiyada oldular. İşletmede başlarındaki mühendisin faciadan bir gün önce “Sizin vardiyalarınızı ayıralım. Allah korusun bir kaza durumunda aynı vardiyada olmanız risk” önerisine “Olsun biz sırt sırta çalışırız” dediler. Birbirlerini koruyacaklardı, kara kömürde karşılaşacakları tehlikeleri birbirinin desteğiyle atlatacaklardı. Ama olmadı. Tarık ve Volkan Candemir kardeşler yerin 540 metre altındaki ölüm galerisinde, sırt sırta ölüme gitti.
Pazartesi günü TTK Karadon Müessese Müdürlüğü'ne ait maden ocağında meydana gelen grizuda yaşamını yitiren ve dün peşpeşe cesetleri çıkarılan madencilerden Tarık ve Volkan Candemir kardeşlerin cenazeleri dün akşam saatlerinde Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi morgunda ailesine teslim edildi. Bayrağa sarılı tabutlar önünde dua edilirken, iki yavrusunu kara kömüre kurban veren 58 yaşındaki Meryem Candemir ve diğer yakınları gözyaşlarına boğuldu. Buradan Çaycuma'ya götürülün Devlet Hastanesi morguna konulan cenazeler sabah baba ocağı Çayköy'e getirildi.
BABA, CENAZEYE AMBULANSLA GELDİ
Ölüm ocağının başında iki oğlundan haber alabilmek için 4 gün bekleyen ve dün öğlen saatlerinde cesetlerin çıkarılması sırasında kalp spazmı geçiren 55 yaşındaki Nurettin Candemir, cenaze törenine ambulansla getirildi. Daha önce de kalp rahatsızlığı geçiren 4 çocuk babası Nurettin Candemir, iki çocuğunu toprağa verirken oldukça perişandı. TBMM eski Başkanı Köksal Toptan’ın da katıldığı cenaze namazında güçlükle ayakta durabildi.
Çayköy'de cuma namazı öncesi kılınan cenaze namazının ardından Tarık ve Volkan Candemir kardeşlerin cenazeleri yan yana açılan mezarlarda toprağa verilirken gözyaşı sel oldu. Mezarlıktaki defin sırasında bir sağlık görevlisinin başından bir an olsun ayrılmadığı Nurettin Candemir, taziyeleri kabul ettikten sonra yeniden ambulansla hastaneye götürüldü.
“TARIK AĞABEYİM, VOLKAN AĞABEYİMİ KORUYACAKTI”
Ağabeyleri Tarık ve Volkan'ı toprağa veren 18 yaşındaki Tahir Candemir, babasını ambulansa bindirdikten sonra taziyeleri kabul etti. Tahir Candemir, daha önce İstanbul, Bartın gibi illerde inşaatlarda çalışan ağabeyleri Tarık ve Volkan’ın, 24 Aralık 2008’de Yapıtek Şirketi'nde işe girerek ilk kez madenci olduklarını söyledi.
Ağabeylerinin madencilikle ilgili bir eğitim görmeden ocağa indiğini ileri süren Tahir Candemir, önceleri ayrı vardiyalarda çalıştıklarını, ancak daha sonra büyük ağabeyi Tarık’ın, diğer ağabeyi Volkan’ı korumak ve kollamak için yanına aldığını ve aynı vardiyada çalışmaya başladıklarını alattı.
İşletmede başlarındaki mühendisin, ağabeylerine bir kaç kez vardiyalarını değiştirmeyi teklif ettiklerini, olaydan bir gün önce de “Sizin vardiyalarınızı ayıralım. Allah korusun bir kaza durumunda aynı vardiyada olmanız risk” dediklerini gözyaşları arasında anlatan Tahir Candemir, “Ağabeylerim bunu kabul etmedi” dedi. Tahir Candemir, hıçkırıklarla bu olayı anlatırken şöyle dedi:
“Hem işe gidip gelirken, hem de yerin altında daha rahat edebilmek, sırt sırta verebilmek, birbirlerine destek olabilmek için aynı vardiyada çalıştılar. Özel sektör sonuçta. Tartışma oluyor. Tarık ağabeyim, Volkan ağabeyim koruyabilmek için ayrılmadı. Ayrı vardiyalarda olsaydılar birinden biri yaşıyor olacaktı. 2 ağabeyim vardı. 3 erkek kardeştik. Kaldım tek başıma.”
YA MADEN YA SÜRÜNECEĞİZ
İşlerinin çok zor olduğunu söylediği ağabeylerinin sürekli sakatlandıklarını anlatan Tahir Candemir, “Tarık ağabeyimin daha önce parmağı koptu. Çok kazalar atlattılar ama yine de bırakmadılar işi. Daha önce babam da söyledi ‘bırakın’ dedi. Bırakmadılar işte. Mecburiyet, ekmek parası” diye konuştu.
Anadolu Üniversitesi’nde öğrenci olduğunu ve okumak istediğini belirten Tahir Candemir, ‘Madenci olur musun?’ sorusuna, “Ben hayatta girmem asla ocağa. Ama bir taraftan da Zonguldak’ta bir iş yok. Ya maden, ya da sürüneceğiz. Başka iş sektörü var mı? Yok. Ya gurbete çıkacağız, ya da orada çalışacaksın. Ya ağabeylerim gibi göz göre göre ben de gireceğim ‘belki ölürüm’ diye. Tek çocuğum artık, kimse de yok yanımda. Ya gireceğiz oraya, bilmiyorum artık” yanıtını verdi.
“SANKİ HELALLEŞİR GİBİ GÖZLERİME BAKTI”
Tarık Candemir'in eşi 26 yaşındaki Şengül Candemir de 3 yaşındaki oğlu Erdem ile eşinin fotoğraflarına bakarken gözyaşı döktü.
Olayı öğrenir öğrenmez ocak başına koştuklarını söyleyen Şengül Candemir, “Bekledik bekledik çıkmadılar. Sağ çıkacaklarına ümidim vardı. Dün sabah hala hayatta olduklarını sanıyordum. Şimdi toprağa verdik, inanamıyorum. O hala yaşıyor benim için” dedi.
Patlamanın olduğu pazartesi sabahı eşini işe gönderdiğini anlatan Şengül Candemir, “İşe buruk gitti. Hissetti herhalde bir şeyler olacağını. Sanki helalleşir gibi gözlerimin içine baktı. Bir şey söylemedi ama anladım. İçimde acı gibi sıkıntı gibi bir şey başladı sonra” diye konuştu.
Eşi Tarık'ın, kardeşi Volkan’ı koruduğunu, sahip çıktığını söyleyen Şengül Candemir, “İşleri çok zordu. Volkan sessizdi. Hakkını savunamazdı. Eşim o yüzden bırakmadı Volkan’ı. ‘Ben sesimi yükseltince ezmiyorlar kardeşimi’ derdi. Onu korumak maksadıyla onun yanında kaldı. Kardeşimi bırakmıyorum’ derdi” diye konuştu.
‘Eşimin emaneti’ dediği oğlu Erdem'in okumasını istediğini, babası gibi madene girmesini istemediğini belirten Şengül Candemir, “Patlamadan önceki pazar akşamı, ‘Sizin için ölüme giderim. Ucunda ölüm olduğunu bile bile’ demişti. Öyle de oldu. Bizim için, ekmek parası için gitti” diyerek gözyaşı döktü.
Eşinin ayda 700- 800 lira ücret aldığını, madenciliğin tehlikelerini hep anlattığını belirten Şengül Candemir, “Galeri açmak için ’patlatma yapıyoruz, arkadan 5 dakika sonra içeriye giriyoruz derdi. Girmedikleri taktirde de kapı dışı edilmekle tehdit edildiklerini söylerdi” dedi.
Candemir Ailesi'nin 4 çocuğundan 26 yaşındaki Hatice Candemir de iki ağabeyini birden kaybetmenin acısıyla sürekli gözyaşı döktü.
BABAMIZI O OCAĞA NASIL SOKTULAR
ZONGULDAK'ta, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessese Müdürlüğü'ne ait maden ocağında meydana gelen grizu faciasında yaşamını yitiren 30 madenciden 56 yaşındaki Hüseyin Arslan'ın cenazesi Bartın'ın Ulus İlçesi'nde gözyaşlarıyla toprağa verildi. Cesedinin çıkarıldığı haberini alınca ocağa koşup gözyaşlarına boğulan ve bu facianın sembolü haline gelen 22 yaşındaki Dilek Arslan, babasının cenazesinde sakinleştirici iğnelerle ayakta durabildi. Dilek, babasının cenazesi mezarlığa götürülürken arkasından el sallayarak, “Hakkını helal et” dedi. Patlamadan 4 gün önce babasının ocakta vagonların arasında kalarak yaralandığını söyleyen Dilek, “O gün raporunu vermek için gitti. Babamı nasıl soktular o ocağa, nasıl kıydılar? Hepsinden hesap soracağım” dedi.
Dün sabah saatlerinde ocakta yaşamlarını yitiren 30 madenciden 28'inin cesedine ulaşıldığının açıklanmasının ardından, işçi yakınları maden ocağının ağzına akın etti. Ocakta ölen işçilerden 56 yaşındaki Hüseyin Arslan'ın kızı Dilek Arslan da yakınlarıyla birlikte ocağa koştu. Ocağa yaklaşık 200 metre kala, kendini kollarından tutan 2 yakınından kurtulan Dilek, hızla koşarak herkesten önce ocak ağzına gitti. Babasının cesedinin çıkarılmasını beklerken gözyaşlarına boğulan Dilek, görevlilerin sakinleştirmeye çalışmasının ardından ceset çıkarılmadan önce yakınları tarafından ocaktan uzaklaştırıldı. Dilek Arslan, yakınlarıyla birlikte babasının cesedinin kaldırılacağı Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi'ne gitti. Dilek Arslan, babasının cenazesinin, getirildiği morgdan çıkarılıp aileye teslimi sırasında da sinir krizi geçirdi. Sağlık ekipleri, Dilek Arslan'a sakinleştirici iğne yaptı.
TTK'dan emekli olduktan sonra Yapıtek firmasında çalışmaya devam eden Hüseyin Arslan'ın cenazesi, ailesi tarafından Bartın'ın Ulus İlçesi'ne bağlı Yeniköy'e götürüldü.
DİLEK, ANNESİNİN OMZUNA BAŞINI DAYADI
Hüseyin Arslan için Yeniköy Camii'nde cuma namazının ardından kılınan cenaze namazına Bartın Valisi İsa Küçük, Ak Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, daire müdürleri, yakınları ve yaklaşık 800 kişi katıldı. Acının sembolü haline gelen Dilek Arslan da babasının cenazesine sağlık ekiplerinin yaptığı iğnenin ardından, yakınlarının desteğiyle katıldı.
Hüseyin Arslan'ın oğlu Tacettin Arslan da babasının cenazesi camiye getirilirken sinir krizi geçirdi. Tacettin Arslan, 112 Acil Servis ambulansında sakinleştirici vurulmasının ardından cenazeye katıldı.
Dilek Arslan köy camiinde kılınan cenaze namazı sırasında annesi Fatma Arslan'ın omzuna başını yaslayarak durabildi. Cenaze namazının ardından Türk bayrağına sarılı tabut, omuzlara alınarak köy mezarlığına götürülürken, bitkin haldeki Dilek, babasının ardından el sallayarak, “Hakkını helal et. Senin hakkın bizde çok. Biz helal ediyoruz. Sen de helal et” dedi. Hüseyin Arslan'ın cenazesi daha sonra köy mezarlığında toprağa verildi.
‘BABAMI NASIL SOKTULAR O OCAĞA’
Yakınlarının desteği ile ayakta durabilen Dilek Arslan, “Babam ocağa girmek için gitmedi o gün. Raporunu vermek için gitti. Beli, vücudu her tarafı mosmordu. Babamı nasıl soktular o ocağa, nasıl kıydılar. Hepsinden hesap soracağım. Bizi perişan ettiler” diye konuştu.
‘KOCAMI DİRİ DİRİ GÖMDÜLER’
Eşini kaybetmenin acısını çeken Fatma Arslan ise “Hesabını soracağım. Kocamı diri diri toprağa gömdüler. Patlamadan 4 gün
önce ocakta vagonların arasında kalmıştı. Raporluydu. Evinde rahat bırakmadılar. Devamlı telefon ettiler. Zaten giderken ‘Bir daha ocağa girmeyeceğim’ dedi. Ancak rapor bittikten sonra yeniden doktor kontrolünden geçmesi gerektiği halde ocağa soktular. Vücudundaki yaraları daha geçmemişti, vücudunda ezikler vardı. O halde nasıl ocağa soktular. Hepsini dava edeceğim” dedi.
Eşinin emekli maaşının yetmemesi nedeniyle taşeron şirkete girip
madende çalışmaya devam ettiğini söyleyen Fatma Arslan, “Borcumuz olmasa kocam ocakta çalışmayacaktı. 15 yıl önce emekli oldu. Aldığı 650 TL'lik emekli maaşının 300 TL'si çektiğimiz krediye gidiyordu. 350 lira para ile geçinemediğimiz için tekrar ocakta çalışmaya başladı. Borcumuz bitince çıkacaktı zaten. Kocama hakkımı helal ediyorum bende hakkı çok fazla” diye konuştu.
Bu arada, Bartın Valiliği Özel İdare'ye bağlı iş makineleri, köy yolunu düzeltti. Köylülerden bazıları, “Cenaze nedeniyle yollarımız yapıldı. Vali gelecek, bakan gelecek diye yollarımız yapıldı. İlla ki grizu mu patlamalı, illa ki Hüseyin Arslan mı ölmeliydi yolların yapılması için” diyerek tepkilerini dile getirdi.
Madende ocağında can veren 1 çocuk babası İlker Bebek’in Kilimli Beldesi’ndeki Merkez Camii’nde kılınan cenaze namazına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, Zonguldak Valisi Erdal Ata, Ak Parti Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen, yakınları ve vatandaşlar katıldı. Cumanın ardından kılınan cenaze namazından sonra Bebek’in cenazesi, Yayla Mahallesi’ndeki aile mezarlığına getirildi.
Mezarlığın önünde bekleyen Hanife Bebek, oğlunun yüzünü görmek istedi. Ancak İl Müftüsü Selami Emen buna izin vermedi. Daha sonra İlker Bebek’in cenazesi, 1 yıl önce bugün kanserden ölen babası Halil Bebek’in mezarının yanında gözyaşları arasında toprağa verildi.
OĞLUM İÇİN BUGÜN BAYRAM
Faciada ölen 38 yaşındaki Şahin Ataman’ın cenazesi de gözyaşları arasında defnedildi. Ataman’ın cenazesi Kozlu Beldesi’ndeki Nur Camii’ne getirildi. Cenaze namazına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da katıldı. Şahin Ataman’ın babası İzzet Ataman, kendisine başsağlığı dileğinde bulunan Bakan Yıldız’a, oğlunun şehit olduğunu düşünerek, “Oğlum için bugün bayram. Bayramda öldü” dedi. 5 yıllık madenci evli ve çocuksuz Ataman’ın cenazesi, cuma namazının ardından kılınan cenaze namazından sonra İhsaniye Mahallesi’ndeki aile mezarlığında defnedildi.
Defin işleminin ardından Bakan Yıldız, dün toprağa verilen maden mühendisi Ramazan Yavuz’un evine de taziye ziyaretinde bulundu.
TABUTA FORMASI KONULDU
Faciada yaşamını yitiren ve patlamanın ardından gazdan etkilenmemek için ağzını ıslak mendil ile kapattığı iddia edilen maden mühendisi 28 yaşındaki Koray Kebabcı ile maden işçisi 26 yaşındaki Sadık Kocakaya’nın cenazeleri aynı yerde toprağa verildi. Bekar olan Koray Kebabcı ve 11 aylık evli olan Kocakaya için, Kilimli Beldesi Karadon Mahallesi’nde kılınan cenaze namazına TTK Genel Müdürü Burhan İnan ve çok sayıda vatandaş katıldı. Zonguldak Amatör Küme takımlarından Karadonspor’da futbol oynayan Koray Kebabcı’nın giydiği 9 numaralı forması tabutunun üzerine konuldu. Cenazede, 56 yaşındaki Turan Kebabcı, oğlunun tabutunun başında taziyeleri kabul ederken gözyaşlarına boğuldu. Genç mühendisin okul arkadaşı Arslan Aşkar da, arkadaşının tabutuna dokunarak ağladı.
YAKASINA OĞLUNUN FOTOĞRAFINI İSTEDİ
2 yıllık madenci Sadık Kocakaya’nın babası emekli madenci Satılmış Kocakaya da cenazede gözyaşlarına boğuldu. Satılmış Kocakaya, namaz öncesi oğlunun fotoğraflarının cenazeye katılanların yakalarına takıldığını görünce, “Fidanımın fotoğrafını bana niye takmıyorsunuz?” dedi. Bunun üzerine Satılmış Kocakaya’nın yakasına da oğlunun vesikalık fotoğrafı takıldı. Cuma namazının ardından kılınan cenaze namazından sonra Kebabcı ve Kocakaya’nın cenazeleri aile mezarlığında toprağa verildi.