“ÇELİK-2 OPERASYONU” DA FETÖ’NÜN KUMPASIMI?
Zonguldak’ın Ereğli İlçesi’nde, “Çelik-2 Operasyonu” kapsamında ceza alan eski Kdz. Ereğli Belediye Başkanı Murat Sesli’nin Avukatı Gökhan Yardımcı. “Geriye doğru baktığımız zaman bu yapılan yargılamayı, içinde olan kişilerin örgütle bağlantıları derinlemesine analiz edilip incelendiğinde, böyle bir bağlantının kurulabileceğini düşünüyorum” dedi.
Özellikle 15 Temmuz darbeye kalkışma ile birlikte gündeme gelen, eski Özel Mahkemelerde alınan bir çok kararın bozulması ve ‘yok hükmünde sayılması’, aralarında Sesli ile birlikte eski Ereğli Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ahmet Likoğlu, 19. Nolu Taşıyıcılar Kooperatif Başkanı Metin Turhan’ın da bulunduğu davada da ‘kumpas ihtimali’ olabileceği üzerinde duruluyor.
Avukat Yardımcı, Hakimiyet’e yaptığı açıklamada, konuyla ilgili edindikleri belge ve bulguları, Teftiş Kurulu’na teslim ettiklerini, Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığına da, “yeniden adil yargılanma talebinde” bulunduklarını söyledi.
2009’da gerçekleştirilen operasyon ile ilgili detayları anlatan Yardımcı, özellikle bazı tanıkların verdikleri ifadelerin gerçeği yansıtmadığını savundu.
Bunlardan birinin de geçmiş yıllarda daha çok ekonomiye dayalı suçlardan yakalaması bulunan Şemsettin S. Olduğunu hatırlatan Yardımcı, şöyle dedi:
ŞÜPHELİ GÖRDÜĞÜMÜZ NOKTALAR VARDI
Murat Sesli adına kesinleşmiş hükümlerle ilgili daha önce, başka nedenle, yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduk. 2’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne dedik ki, ‘şurada şurada deliller elde edilmiştir.’ Deliller mahkeme getirtilirse tahmin ediyorum ki Hakim, bunu uygun bulacak ki işlemleri başlatmıştı. Müvekkilim adına Cumhurbaşkanlığı, başbakanlığa, müsteşarlığa, hepsine ayrı ayrı şikayetlerde bulundum. Gizli tanıkların İfadelerin alınış şekilleri, bulunuşları bakımından, gerçekleri söylemedikleri olabileceği olasılığıyla bu konunun araştırılmasını istedim. Kendimizin araştırması ile ulaştığımız bazı delillerle birlikte şüpheli gördüğümüz bazı noktalar vardı. Bunların, Emniyet Genel müdürlüğü Teftiş Kurulu tarafından araştırılmasını istedik. İki Baş Müfettiş tayin etti. İncelemelerde bulundular, çeşitli kişilerin ifadelerini aldılar. O arada bir rapor düzenlediler. Biz bu ifadeleri, bir şekilde temin ettik.
HAKİMİN TAYİNİ ÇIKTI!
Bunları sonucunda; Müvekkilim Murat Sesli’nin suçlandığı konusunda tamamen kurgulanmış, hiçbir şekilde adil yargılama içinde yapılmamış olduğunu gördük. Teftiş kurulundan biz izin alamadığımız için delilleri sunma konusunda; yerini gösterdiklerini, şurada deyip mahkemeye getirtirse, hakim, tahmin ediyorum bunu uygun bulacak olmalı ki, işlemleri başlamıştı. Fakat o zaman, çok ilginç bir gelişme oldu. Karar verecek olan mahkemenin heyet başkanın başka bir yere tayini çıktı. Yerine nöbetçi heyet baktı. Dosyayı çok kapsamlı bilmedikleri için, içine fazla girmek istemediler. Buna itiraz ettik, reddedildi. Ondan sonra gideceğimiz yol kanuni yolda bozma yoluydu.
Fakat o arada başka bir gelişme oldu. O zaman, delil olarak gösterdiğimiz bir şey vardı.
ÖZELMAHKEMELER KAPATILDI, ÇÜNKÜ…
Şimdi, bütün Türkiye’yi ilgilendirilen, güncel olan konu. O da şu; kamuoyunda Özel Yetkili Mahkemeler olarak bilenen mahkemelerin TBMM’de kapatılma gerekçeleri var. Bu mahkeme kanunla kapatılırken, ‘bu mahkemeler adil yargılamaya aykırı davrandı ya da bu konuda çok ciddi kuşkular var’ diyor. Bu mahkemeler, diğer mahkemelerle aralarında bir hiyararşi yaratmıştır şeklinde bir gerekçe sunuyor. Biz de bu gerekçeyi dilekçemize yerleştirdik ve dedik ki; bu kapatılmadan sonra buradaki hakimler daha alt görevlere atanmışlardır. 17-25 Aralık’tan sonra da bu mahkemelerin hakim ve savcıları daha dikkatli incelenmeye başladı.
Biz bunu, Ceza Mahkemesi kanununun 311 maddesinde sayılan bir olay olarak değerlendirdik. O kararda da ‘yeni deliller ve olaylar ortaya çıkar da, bunlar sanığın beraatına veya daha az ceza almasını gerektiren bir husus oluşturursa, yargılamanın yenilenmesi kabul edilir’ diyor.
Bize göre bu olay yargılamanın yenilenmesi demektir. Fakat bizim asıl düşüncemiz, aslında bir kanun maddesiyle bu mahkemelerin yaptıkları bütün yargılamaların yenilenmesi gerektiği sayılmasını olduğunu düşünüyorum. O günlerde Türkiye Barolar Birliği Başkanı Sayın Metin Feyzioğlu’nun da bu yöndeki girişimi, o zamanki parlamentoda kabul edilmedi.
Şimdi görüyoruz ki, 15 Temmuz’daki bu kanlı darbe girişiminden sonra, bunun aslında ne kadar gerekli olduğunu şu anda ortaya çıktı. Çünkü o zaman, eğer bu yenilemeler yapılmış olsaydı, belki bu örgüt ile bağlantılar çok daha deşifre olacaktı. Biz, yargılamanın içerisine girdikçe, orada yapılan hataların nereden kaynaklandığını görebiliyoruz.
MAHKEME 3 NEDEN SAYIYOR
Mesela, buna örnek olarak, müveklilim Murat Sesli, 2007’de göreve gelmesinin ardından 2009’da Çelik-2 Operasyonu kapsamında tutuklanıyor. Ardından da yapılan yargılama ile ‘silahlı suç örgütü üyesi’ olarak kabul ediliyor. Örgüt üyesi olmasının kabul edilmesinde mahkeme 3 neden sayıyor. Bir tanesi, o dönemki Eski TSO Başkanı Likoğlu ile yakın arkadaşlık ilişkisi gösteriliyor. İkincisi, dönemin belediye meclis üyeleri Likoğlu’nun askısı ve yönlendirmesiyle bu kişiyi (Sesli) belediye başkanı seçtiler diyor. Bunu da gizli tanık ifadelerinden çıkarıyor. Üçüncüsü de, bizim Hukukta ‘Araç Suçlar’ dediğimiz, ‘bir suç örgütünün asıl amacını gerçekleştirmek için diğer suçları murat Sesli, örgütteki sanıkların diğerleriyle birlikte gerçekleştirdi’ diyor.
ŞEMSETTİN S.’IN ŞAHİTLİĞİ…
Örnek olarak da, o zaman Şemsettin S. ile müvekkilim arasında borç-alacak ilişkisi olduğu, ‘bunun tefelenmesi suretiyle örgüte gelir sağlanması eylemidir, bu da bir örgüt faaliyetidir’ deniyor.
Biz, yanlışın arkasında neler olduğunu ortaya çıkardık. Eğer mahkemeler araştıracak olara bütün bu bağlantılar ayni ‘Ergenekon, Balyoz’ davalarında olduğu gibi ortaya çıkar aslında.
Biz, Şemsettin S. İle ilgili bazı bilgiler elde ettik. Bu kişinin o sorgusunun yapıldığı, ifadesinin alındığı tarihte, hakkında birden fazla suçtan yakalama kararı olduğunu öğrendik. Bir kişinin hakkında yakalama emri varsa polis şahsı gördüğü yerde infaz eder.
POLİS-SUÇLU PAZARLIĞI!!!
Polis, müşteki olmadığı halde bu şahsı telefonunu bularak arıyor ve Zonguldak’a gelip ifade vermesini istiyor. Şahıs ise hakkında yakalama kararları olduğunu hatırlatmasına rağmen, bir başkası devreye giriyor ve ‘hayır sana bir şey olmayacak, ifadeni ver sana bir şey yapmayacağız’ güvencesini veriyor. Biz buna, ‘Kanuna aykırı vaat’ diyoruz. Biz de bunun üzerine ‘Hukuka Aykırılık’ gerekçesiyle kullanılamayacağını savunuyoruz.
Şahıs da bu güvence üzerine Ankara’dan alınıp Zonguldak’a getiriliyor ve ifade veriyor. Ve polisin isteği doğrultusunda da o zamana kadar söylemediği şeyleri söylediği bir ifade veriyor. Bu ifadeye dayanılarak da müvekkilim mahkum ediliyor. Biz de birden fazla yakalama kararı olduğunu ortaya çıkararak müfettişlere verdik.
SESLİ, CEMAATA KARŞI DURUYOR!
Eğer burada doğru düzgün yargılama yapılsaydı, acaba bu bağlantı bulunmuş olacakmıydı? O zamanki emniyet güçlerinin bunu neden yaptığını düşünüyoruz. Diyelim ki bir suç örgütünü ortaya çıkarıyorsunuz, beki o zaman neden halk tarafından çok sevilen dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından da belediye başkan adaylığı açıklanan kişi neden suç örgütüyle bağlantılı yapmaya çalışıyorsunuz? Bunun için neden özel bir gayret gösterilmiş? Üstelik AK Parti iktidarda ve çok güçlü bir dönemde. Ortada bu kadar zayıf bağlar varken neden güçlendirmeye çalışıyorsunuz. Çünkü, onun öncesindeki olaylara bakmak lazım.
Murat Sesli Belediye Başkanlığına geldiğinde, bazı kişilerin, özellikle de oradaki cemaat yapılanmasının isteklerine karşı duruyor. Onların istedikleri haksız olan ağırlıklı olarak imara yönelik şeyleri yapmıyor ve bu tür şeylere izin vermiyor. Bazı üst düzey kişilerin de istediklerini yerine getirmiyor, tamamen kanunlara göre davranıyor.
EMNİYET PARA VE MASA İSTEDİ Mİ?
Bu arada, iddiaya göre Zonguldak Emniyeti de kendisinden Polis Okulu için bir miktar para ve MDF masalar istiyor. Belediye Meclisi’de yaptığı görüşmede bunun uygun olmadığını düşünüyor ve talebi reddediyorlar. Bunun üzerine polis tarafından belediye araçlarına cezalar kesiliyor. Buz, bunları da kanıtlayarak Teftiş Kurulu’na sunduk. Sesli de, karşılık olarak gidiyor, İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün bacasına ceza kesiyor ve karşılıklı atışılıyor.
HAKİM VE SAVCILAR AÇIKTA
12. Özel Güvenlik Mahkemesi’nin hakim ve savcıları açığa alındı, belki haklarında yasal işlem de başlatıldı. Bu, Fethullah Gülen (FETÖ)/Paralel Devlet Yapılanması (PDY) yapısının oldukça katı bir yapıya dayanması, içlerindeki ağabeyler ve imamlarla birlikte düşünüldüğünde, öyle basit ve gevşek bir yapı olmadığı dikkate alındığında, yapılan bütün yargılamalarda bir amacın olduğunu düşünüyoruz ve onu idrak ediyoruz.
FETÖ YEREL YÖNETİMLERİ ELE GEÇİRMEK İSTİYORDU
Çünkü Konya ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılıklarının iddianamelerinde, ‘bu örgüt, hukuku araç kılarak rant getiren yerlerde, ilçelerde, şehirlerde yerel yönetimleri ele geçirmeyi amaçlamaktadır’ diyor. Sonuçta yerel yönetimler de halkın bütün isteklerini karşılandığı hizmet verilen, gelir elde edilen çok önemli yerlerdir. Son 10-15 yıldır da belediyeler yönetimin kalbi mahiyetine geldiler. Buraları ele geçirmenin en önemli şeyi de hukuk. Güvenlik güçleri ile de birlikte hareket edildiği zaman bu amaca kolaylıkla ulaşabileceklerini düşündüklerini tahmin ediyorum. Onun için de Murat Sesli karşılarında duran, buna engel olan bir kişi olarak görüldü. Bazı soruşturmaları fırsat bilip bu amaca ulaşmış olabilirler.
KARAR DÜZELTME DİLEKÇESİ VERDİK
Bu düşüncemizi destekleyen bir takım delillerimiz de var, bunların hepsini hem Teftiş Kuruluna, hem de Cumhuriyet Başsavcılığına ‘Karar Düzeltme Dilekçesi’ verdik. Murat Sesli’nin kimliği ve kişiliğiyle,örgütün amaçları çatışıyordu. Bu örgüt de karısında Murat Sesli’yi bulduğu için bir takım hamleleri yapamayınca da bunu, anlattığım olayları bir birine bağlayarak silahlı suç örgütü üyesi olarak gösterdiler.
Çok ilginçtir ki, belediye başkan adaylığı açıklanan Sesli’nin bu durumları yaşamasında o tarihte partiden hiçbir ses çıkmadı. Hatırlarsanız eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ, 2007-2011 yılları AK Parti’nin cemaat ile tam bir ittifak halinde olduğunu söyledi. Partilileri de yanıltan cemaat yüzünden ‘siz bizim belediye başkanımızı neden içeriye alıyorsunuz’ dahi demiyorlardı.
HUKUKU ARAÇ KULLANDILAR
Buradaki bütün süreci düşünürseniz v e bu örgütün de katı bir hiyararşik düzen içerdiğini söylerseniz, bu amaca ulaşmak için hukuku tam anlamında araç kılarak bunu gerçekleştirmeye yönelik girişimleri olduğuna dair elimizde pek çok neden var. Bu dava, bu anlamda Türkiye’de örnek olabilecek bir davadır. Belki Murat Sesli gibi başka belediye başkan yada yöneticiler de böyle bir kumpasın mağduru olmuş olabilirler.
15 TEMMUZ'DA NETLEŞTİ
15 Temmuz’a kadar FETÖ’nün silahlı yapılanma içinde bir örgüt olduğu, bilinmiyordu. Şimdi bunlar ortaya çıktı. Geriye doğru baktığımız zaman bu yapılan yargılamayı içinde olan kişilerin örgütle bağlantıları derinlemesine analiz edilip incelendiğinde böyle bir bağlantının kurulabileceğini düşünüyorum. Tabi bunu yapmakla görevli makamlar, Devletin istihbarat kuruluşları, emniyeti. Konunun üzerinde çalışmak durumdalar. Örgütün yapılanması, müvekkilimin de içinde bulunduğu davaya bakan ve açığa alınan yargıçların da örgütle bağlantısı tam olarak ortaya çıktığında durum daha da netleşecektir.
SONUÇ ALINACAĞINI UMUT EDİYORUM
1 Kasım’a kadar Yargıtay cumhuriyet Başsavcılığı’nın dava ile ilgili bir karar vereceğini düşünüyorum. Eğer karar düzeltme talebi kabul edilirse zaten o zaman davaya yeni bir ruh gelmiş olacak. Eğer eski yargılamada bir kumpas varsa, bunun üzerinde durulması yönünde Yargıtay bize yol gösterecek, açıklayacak. Kasım’a kadar bir sonuç alınacağını umut ediyorum, Eğer Başsavcılık bunu reddeder ve sonuç alınmazsa tabi ki biz de diğer yasal haklarımızı kullanacağız.”
Kaynak Fikri Kapan. Hakimiyet İnternet Gazetesi