“KİN OLANDA, DİN OLMAZ”
Alevi dedesi İş adamı Mustafa Dedekargınoğlu,” Kerbela bir hilafet kavgası değildi. Hayrın ve şerrin kavgasıydı. Mazlumla zalimin kavgasıydı. Yüzyıllardır insanlığın sürekli izlediği ve insanlık dersinin alındığı bir kavgaydı” dedi.
Dedekargınoğlu, sosyal medyada paylaştığı makalesinde şunlara vurgu yaptı;
“Tarihsel yezit ve şimdiki yezitlere göre KERBELA, Bedir’in intikamıdır.
Onun için,
Kerbela bir hilafet kavgası değildi. Hayrın ve şerrin kavgasıydı. Mazlumla zalimin kavgasıydı. Yüzyıllardır insanlığın sürekli izlediği ve insanlık dersinin alındığı bir kavgaydı.
İmam Hüseyin’e bu onurlu yaşam, Dedesi Hz. Muhammed ve babası Hz. Ali’den kalmıştır; “Haksızlığa boyun eğmeyin, hakkınızla birlikte şerefinizi de kaybedersiniz.”diyen Hz Ali’nin oğlu da canı pahasına haksızlığa boyun eğmemiştir.
İmam Hüseyin kurban olmakla dedesi Muhammed Mustafa’nın ve babası Ali’yyel Murtaza’nın yakmış olduğu ışığın sönmemesini sağladı.
Yüce Allah Kerbela’da o kadar yüksek, o kadar temiz bir koçun kurban olmasını istiyordu ki;
Dedesi iki cihan serveri Hz. Muhammed Mustafa olsun, babası İmam Ali’yyel Murtaza olsun, anası cennet seyidesi Fatima’tül Zehra olsun, kardeşi İmam Hasan ve Hz. Zeynep olsun Ve bu kurbana melekler bile yas tutsun. Ne yazık ki, yezit ve onun zihniyetini takip edenler, Ehlibeyti ve Kerbelayı unutturabilmek için her kötülüğü yaptılar ama unutturamadılar ve dünya döndükçe asla unutturamayacaklar.
Kendini Peygamber ümmeti sayan emeviler tarafından bu mübarek ay peygamber torunlarına zulüm günü olmuş ve o mübarek başları kesilerek şehit edilmişlerdir. Tüm yakınlarını, evlatlarını ve kendi canını hakk yolunda insanlık sevgisi adına, Ceddi Hz. Muhammed’in kurduğu dinin mücadelesini şahadet şerbetini içerek İslâm dininin ebediyete kadar devamına vesile olmuştur.
Hz. Peygamberin“Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarıldığınız sürece asla sapıklığa düşmezsiniz” dediği Kuran ve Ehl-i Beyt’ine karşı gelen Yezit ordusu, Bizlerin anlatmaya bile dayanamadığı bu vahşeti gerçekleştirirken. İmam Hüseyin'in çadırın karşısında, Allah’tan korkmadan ezan okuyup (Eşhedü en la ilahe illallah /Eşhedü en la Muhammed'en resulullah) diyorlardı.
Bu nasıl bir anlayıştır ki hem torunu ve bütün soyunun başını keseceksin, kundaktaki bebeği oklayarak şehit edeceksin, hem de onun ümmeti olduğunu iddia ederek ondan şefaat umacaksın, peygambere hürmetinin olduğunu savunacaksın.
1400 yıldır Kerbelaya sahip çıkıp o acıyı en derin şekilde yaşayan Alevilermi,yoksa Kerbelayı basite indirgeyip neredeyse muaviye ve yeziti haklı çıkarmaya çalışanlarmı Hz.Muhammede daha yakın,onun şefatine daha layık…. Takdirini sizlere bırakıyorum.
Kerbela olayı, Alevilik ve Sünnilik farklılaşması için, birtakım çıkar odakları tarafından malzeme olarak kullanılmaktadır. Oysa Kerbela olayı, Alevi-Sünni ayrımı yapmadan bütün Müslümanları ağlatan bir olaydır. Kerbela’yı, Müslümanları birleştiren bir öge haline getirmek mümkündür. Bunun yolu da öncelikle Kerbela’yı iyi anlamaktan geçer.
Selam olsun alemlerin râhmeti Hz.Muhammed Mustafa’ya…
Selam olsun alemlerin velâyeti İmam Ali’yel Murtaza’ya...
Selam olsun İmam Hasan’a…
Selam olsun şehitler şahı İmam Hüseyin’e…
Selam olsun ehlibeyt yolunda yürüyenlere
Selam olsun Bedir’den Kerbelaya, Kerbela’dan Çanakkale’ye…
Selam olsun Mustafa Kemal’e ve tüm şehitlerimize…
Ve selam olsun cümlenize…Tüm insanlığa…”