DEMİRCİ, “ÖZELLEŞTİRME DEMEK ÖLÜM DEMEKTİR”
Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Yönetim Kurulu adına bir açıklama yapan Genel Başkan Ahmet Demirci, “Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK), özelleştirilmesi demek ölüm demektir” dedi.
Açıklama şöyle;
“Türkiye Taşkömürü Kurumu Karadon Müessesesi’nin özelleştirileceği tartışmaları ile başlayan TTK’nın parça parça özelleştirileceği iddiaları her vesileyle gündemde tutulmak isteniyor.
TTK’nın özelleştirilmesini savunan çevreler ve özelleştirme endişesi içerisinde olan kişiler tarafından son zamanlarda Genel Maden İşçileri Sendikası Yönetim Kurulu’nun da özelleştirme girişimleri karşısında sessiz kaldığı ve hatta bazı kişilerin özelleştirmeyi savunduğu iftiraları basında ve sosyal medyada yayılmak isteniyor.
Genel Maden İşçileri Sendikası’nın, TTK’nın özelleştirilmesini savunduğunu söyleyenlerin samimiyetinden, ahlakından ve aklından şüphe ederiz.
Genel Maden İş Gazetemizin son başyazısında da ifade ettiğim gibi; “Biz özelleştirmenin ölüm demek olduğunu, hayatını kaybeden kardeşlerimizle öğrendik. Buna asla izin vermeyeceğiz. TTK’yı özelleştirme kapsamından çıkartınız. TTK’nın işçi açıklarını en kısa sürede gideriniz” anlayışımızı sürdürüyoruz ve sürdüreceğiz.
Bugün TTK’nın kendi işletmediği sahalarının yaklaşık yüzde 45’i rödevansçılar tarafından işletilmektedir. Biz bu sahalarda bulunan ciddi bir şirkette örgütlüyüz. Ancak diğer şirketlerde örgütlü değiliz. Oralardaki iş sağlığının, iş güvenliğinin, çalışanların ekonomik ve sosyal haklarının son derece kötü olduğunu biliyoruz. Örgütlenme arayışlarımız devam ediyor.
TTK’nın Kozlu ve Karadon Müesseselerinde, o yıllarda yaptığımız eylemlere ve uyarılarımıza rağmen hazırlık işleri taşerona verildi. Fakat Kozlu ve Karadon’da bu taşeron şirketlerde yaşanan iş cinayetleri, Soma’da meydana gelen facia, yeraltı maden işletmeciliğinde özelleştirmenin ölüm olduğunu bizlere gösterdi.
Genel Maden İşçileri Sendikası olarak baştan taşeronlaşmaya ve özelleştirmeye karşı olduk ancak bize rağmen bu özelleştirmeler yapıldı ve haklı olduğumuz görüldü.
O günden itibaren taşeronlaştırmaya ve özelleştirmeye karşı mücadelemiz şiddetle ve kararlılıkla devam ediyor. Biz hiçbir şart altında TTK’nın özelleştirilmesine izin vermeyeceğiz.
Maden işçisinin bu anlamda tek yürek, tek ses olduğunu 14 Temmuz 2016 tarihindeki eylemimizle gösterdik.
Ancak o günden bu yana çeşitli çevrelerin Sendikamızı hedef alan saldırıları sürüyor. Her fırsatta Sendikamızı yıpratmak, Sendikadaki birlik ve bütünlüğü bozmak, Sendika ile maden işçileri arasında sorun yaratmak istiyorlar.
1990-1991 Büyük Direnişimiz, 5 Nisan 1994 ekonomik kararlarına karşı direnişlerimiz sonrasında da benzer saldırılarla karşılaştık. Bu anlamda Sendikamız ciddi bir tecrübeye sahiptir. İçeriden ve dışarıdan yapılan bu saldırılar her seferinde boşa çıkartıldı.
Türkiye, ekonomik olarak zor bir dönemden geçiyor; Döviz kurları yükseliyor, ithalat zorlaşıyor. Türkiye’nin taşkömürü ithalatı için her yıl 5 milyar dolar harcayacak lüksü yoktur. Türkiye’nin TTK’ya, maden işçisine ve Zonguldak’a ihtiyacı var.
Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın da ifade ettiği gibi kendi kaynaklarımızı üretmek ve değerlendirmek zorundayız. Bunun için kurumun işçi açıkları en kısa zamanda giderilmelidir.
TTK’da bu hedefi gerçekleştirmenin en sağlıklı yolu devlet eliyle kurumu işletmektir. Biz bunu anlatmaya devam ediyoruz.
Bu sorumluluk sadece Sendikamızın ve maden işçilerinin değil başta Zonguldak, Bartın, Karabük olmak üzere bölge halkınındır. Sorun aynı zamanda Türkiye’nin sorunudur.
Genel Maden İşçileri Sendikası olarak Cumhurbaşkanımızdan sokaktaki yurttaşımıza kadar herkese anlatmaya devam edeceğiz”.