GÜLSOY,"TEK HATAM SİYASETE GİRMEK OLDU. BAŞARILI OLAMADIM"
Posta67: İnşaat sektörüne nasıl girdiniz?
“1995 yılında Osman Kadri Tokeri diye bir inşat mühendisi ile birlikte İZKA İnşaat şirketini kurduk.Kızılca Pınar barajında şantiye şefi olarak çalışan Osman Kadri Tokari ile tanışmamızdan sonra arkadaşlığımız başladı. Bu esnada Osman Bey ile iyi anlaşmaya başladığımız süreçte bir gün” kendi inşaat şirketimizi kuralım, bizde piyasaya iş yapalım. Beraber çalışalım” dediğin de hiç tereddüt etmeden İZKA İnşaat şirketini hemen kurduk. Şirketin yüzde 50’si Osman Kadri Tokeri’nin diğer yüzde 50’si de kardeşim Orhan Gülsoy ile birlikte benim oldu. İZKA İnşaat şirketinin adının açılımını her zaman arkadaşlarım ve dostlarım merak etmişlerdir. Ortağımız İzmirli olduğundan ismin başına (İ) harfini koyduk. Bizlerde Zonguldaklı olduğumuzdan (Z) harfi, bölge olarak Kastamonu’ya bağlı olduğumuz için (K) harfi, son olarak başkentimiz Ankara’yı da içine koyarak İZKA İnşaat ortaya çıktı. Şirketi kurduktan sonra ilk olarak Aydınyayla içme suyu grup ihalesini aldık ve bismillah diyerek işe başladık. 1995 yılında Alaplı’nın sekiz köyünün içme suyu ihalesini de alarak yolumuza devam ettik. Şirketimizi ilk kurduğumuzda hedefimiz büyük şirket olmaktı ama o zamanki şartlarda ancak bu kadar ihale ve işlere talip olabiliyorduk. İşlerimizi iki yıl içinde tamamladık.
Posta67: Firmanız ile ilgili bilgiler verirmisiniz?
İZKA İnşaat firmamız da iş makineleri ve araç parkuru olarak her geçen gün geliştirmeye devam ediyoruz. Bölgemizi göz önüne alırsak, kendi kategorimizde iş yapan müteahhitler içinde, bölgemizde iş makinesi, araç gereç ve ekipman olarak ilk üçün içindeyiz. Yaklaşık olarak 22 tane makine, araç ve gereçten oluşan araç parkurumuzu kurduk. Tabiki aldığımız işlere göre makine ve araçlarımız yetmediğin de piyasadan iş makinesi ve araç gereç kiralıyoruz. Bu esnada iş makinelerimiz sürekli yeniliyoruz.
Posta67: Hedefleriniz ile ilgili bilgiler verir misiniz?
Hedefimiz İZKA İnşaat olarak tabi ki büyümek ama yapabildiğimiz kadar iş almak. Atalarımızın “Dibini görmediğin suya girme” sözünü her zaman dikkate almışızdır. Şu anda şirketimiz aldığı ve taahhüt ettiği işler anlamında 2016 yılı iş hacmi olarak yüzde 80 civarında doludur. Bu zamana kadar aldığımız işleri hep alınımın akıyla teslim ettik. 2015 ve 2016 yılı içinde alıp taahhüt edip çalışmaların sürdüğü ve süreceği birçok iş aldık. Bunlardan bir tanesi Sakarya DSİ tarafın ihale edilen Sakarya Nehri kıyı tahkimler inşaatı. Sakarya Nehrinde taşkın su koruma işimizde 10 kişi çalışıyor. Ayrıca bu sene başlayacağımız yine DSİ tarafından ihale edilen Kdz. Ereğli, Kabasakal deresi ve Kocaali deresi taşkın koruma inşaatı ihalesini aldık. İki yıl içinde tamamlayıp bitirmeyi taahhüt ettiğimiz bu işlerde yaklaşık 20 kişi çalışacak. Zonguldak Özel İdare tarafından ihale edilip aldığımız Çaylıoğlu Şamlar- Külah grubu içme suyu inşaatı, Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası tarafından ihale edilen OSB içme suyu inşaatı. Bu inşaat çalışmamız da 7 kişi istihdam edilecek. Ve son olarak Alaplı Orman İşletme Şefliğine adına, Bendere bölgesinde yeni orman yolu inşaatı çalışmalarımız sürmektedir. Burada da 5 kişi çalıştırıyoruz. Çok şükür iş sıkıntımız yok. Firma olarak bu zamana kadar olan çalışmalarımızla kendimiz kanıtladık. Her yaptığımız iş ve taahhütler bizim alt yapımızı oluşturdu. Gerek DSİ adına gerekse İl Özel İdareler adına aldığımız bütün ihaleleri zamanında ve hiç ceza yemeden tamamladık. Geçtiğimiz 2015 yılı içinde ufaklı büyüklü 15 tane orman yolu yaptık. Kendi kapasitemizde olupta aldığımız her işi başarıyla tamamlayıp teslim ettik. Buraya gelmek gerçekten de çok kolay olmadı. Çok sıkıntılar atlattık ve çektik. Daha önce dediğim gibi iki tane çok büyük kriz atlatıp ve bu aşamaya gelmek inanın kolay olmadı. Ama şu da bir gerçek ki, bizim her zaman iyi niyetli ve başarılı iş yapmamız kamu kurumlarında çalışanlarının hep takdirini topladığından, bu kurumlarda çalışanların bizlere her zaman manevi olarak desteği olmuştur. Bizlere yol göstermişlerdir. Ve bizlere gösterdikleri yolardan dolayı da krizlerden çıkıp şimdiki konumumuza gelmişizdir. Bize ve firmamıza güvendiler ve de bizde bu güveni asla suistimal etmedik. Verilen her işi başarı ile yerine getirdik. 1995 yılında kurulan firmamız bu zamana kadar aldığımız taahhüt ettiğimiz ilerden dolayı ne mahkemelik olmuştur nede ceza almıştır. Başta Kdz. Ereğli Belediyesi ve Alaplı Belediyesi olmak üzere, geçtiğimiz yıl Bolu iline bağlı Mengen İl Özel İdareye 100 kilometre satıh kaplama yaptığımız işler olmak üzere hiç kurumla hukuki sorunumuz olmadı. Buda bizim en büyük referansımız olduğunu düşünüyorum.”
Posta67: Yetişmiş eleman bulmakta zorlanıyormusunuz?
Bizimle birlikte çalışan insanlarımız bizim bir parçamızdır. Operatöründen yağcısına kadar, aşçımızdan şoförümüze kadar tüm çalışanlarımız İZKA İnşaat ailesinin bir ferdidir. Çalışanlarımızın tüm sosyal haklarını ödeyerek asla onları mağdur etmedik. Ben onlara asla patronluk taslamadığımdan onlarda bunun bilincinde çalışıyorlar ve çok başarılı işler çıkartmamıza sebep oluyorlar. Ben onları patronu değil ağabeyleri olduğumdan aramızda patron işçi görüntüsü asla olmaz. Evladım nasıl değerliyse çalışanlarımın hepsi aynı değerdedir. İZKA İnşaatın çekirdek ana kadrosu 18 kişidir. Yaz, kış bu 18 kişi ben nasıl çalışıyorsam onlarda çalışıyor. Ne yazık ki bundan iki ay önce çekirdek kadromuzdan çok değerli arkadaşımız Yılmaz Yaman’ı kaybettik. Yine aile dostum ve arkadaşım bize şirketimizde manevi destek veren Adem Bostancı’yı kaybettik. Bir yıl içinde bu değerli dostlarımızı kaybettiğimizden dolayı çok üzüntülüyüz. İnşaat sezonun başlamasıyla kadromuz 50-60 kişiye çıkabiliyor. Biz kendi operatörlerimizi yağcılıktan başlayarak yetiştiriyoruz. Kalifiyeli eleman bulmak çok zor. Birde bulduğun elemana yüz binlerce liralık makineyi teslim etmekte bir başka sorun. O yüzden iş makinelerimizin operatörlerini kendimiz yetiştirip diplomalı bir eleman haline getirmeyi prensip haline getiriyoruz. Gerçekten de iş makinelerini kullanacak yetişmiş operatör bulmak çok zor. Çekirdek kadromuzdaki elemanlarımız hem diplomalı hem de ehliyetli çok değerli operatörlerdir. Onlarla gurur duyuyorum.
Posta67: En büyük hayaliniz neydi, gerçekleştirebildiniz mi?
Fervzi Gülsoy ve İZKA İnşaat olarak ben hayalimi gerçekleştirdim. Bir lastikli küçük kepce ile çıktığımız bu yola şimdi 22 araç ile devam ediyorum. Çalışmayı çok seviyorum. Hiç kafama göre bir tatil yapayım diye bir lüksüm olmadı. Her sabah saat beşte kalkarım ve işçilerimden önce iş yerime gidip onları beklerken günün iş planlamasını yapan birisiyim. Allah bana ne kadar ömür biçmiştir bilmiyorum ama son nefesimi kesinlikle iş yerimde çalışırken veririm. Dediğim gibi çalışmayı çok seviyorum. Asla iş yerinin ofisinde oturarak zaman geçirmeyi sevmem. Kesinlikle iş yaptığımız bir yere gider orada çalışanlarımın yanında olurum. “İşinin başında değilsen o iş senin değildir” felsefesine sonuna kadar inanır ve bunu uygularım. Muhakkak işini takip etmek zorundasın. İşte o yüzden aşırı büyüme taraftarı değilim. Kontrol edebileceğin kadar bir işe hüküm sürmek gerekir. Oğlum Fatih’e her zaman bunu söylüyorum; “Oğlum bu dünyanın hiç bitmez. Kontrol sende kaldın” diyerek tavsiyelerde bulunurum. Çünkü kontrol edemediklerinden dolayı birçok arkadaşlarımız krizlere girdiler ve iflas ettiler. Bizde zamanında plansız ve programsız çok fazla işler aldık, kontrol edemedik. İşlerimizi takip edememekten dolayı Zararlar çektik. Bu bize tecrübe oldu. Şirketimizi baba oğul olarak şükürler olsun ki şu aşamada gayet güzel yürütüyoruz. Bizim işlerde fedakarlık yapmak öncelikli. Birimiz ihaleleri, yazışmaları ve tüm prosedürleri diğer takip etmek zorunda diğeri de işlerin yapıldığı yerde iş takibini yapmak zorunda. Oğlum Fatih ile gayet güzel planlı ve programlı şekilde sorunsuz yürütüyoruz.
Posta67: Siyasetle uğraştınız mı, siyaset ile ilgili görüşleriniz nelerdir?
Hayatım en büyük hatası siyasete girmek oldu. 1994 yılında Alaplı Belediyesi Meclisi üyeliğini 5 yıl boyunca yaptım ama başarılı olduğumu asla kabul etmiyorum. O zamanlar bende olayım heveslerim oldu. Aslında ben il genel meclisi üyeliğini istiyordum. Köylerimize daha fazla hizmet getireceğimi düşünerek böyle bir yola çıkmıştım. Anavatan Partisi’nin bitiş zamanlarında hiç kimse elini cebine atmadığı süreçte bana Alaplı Belediye Meclisi üyeliği teklif edildi. Dedim ya hevesle bende kabul ettim seçildim ve meclis üyesi oldum. Çalışmaya başladık ama bir tarafta iş güç diğer tarafta siyaset bir türlü yürümüyor.Siyaset yapan kişi ticarette çok zorlanıyor. İkisini bir arada getirmeye çalıştım ama şahsım olarak söylüyorum, “Ne İsa’ya ne de Musa’ya faydalı olamadım” başarılı olamadık. Şahsım olarak söylüyorum bunları, neden başarılı olamadı; “Ticaretine mi gideceksin, hizmete mi gideceksin”. Ankara’ya hizmet için gitmek lazım ama o günkü şartlarda senin ödemelerin var, alacağın var, borcun var veya ticari görüşme sözlerin var. O gün hangisine zaman ayıracaksın? O süreçte yaptığım beş yıllık siyasetten hiç memnun değildim, hoşnut kalmadım. Beni seçen vatandaşlarıma ben istediklerini veremedim. Ticaretimi de siyasetimi de ihmal ettim. Ve o günden sonra asla siyasete bulaşmadım. Herkes bildiği yapmalı. Siyaset zamanı ve parası olan bu işe hevesli ve gönül adamlarının işi olmalı. Bizler gibi insanlarımıza her türlü desteği veren gönül insanları olmalıyız. Benim siyaset yaptığım süreçte hakkıma gelen gerek oturum parası yada harcırah paralarında bir kuruş cebime girmedi, kesinlikle kabul etmedik. Bize tahsis edilen paraları ihtiyaçlara verin derdim. Girmesini de başta o zamanki meclis üyesi İsmail Yazıcıoğlu ile birlikte istemedik. Bir başkaları almıştır almamıştır beni ilgilendirmiyor, ama ben şahsım ve İsmail Yazıcıoğlu ile birlikte asla almadık. Alaplı belediyesine hizmet etmek için cebimizden çok paralar harcadık hepsi helal olsun. Ama şunu da açıklıkla söyleyeyim, o günlerde birlik beraberlik daha anlayışı güzeldi. O süreçte 10 kişi bir araya geldiğinde bu günün parasıyla 50 bin lira toplanır bir esnafımıza yada bir kurumun yardımına verilebilirdi. 6-7 esnaf arkadaş bir araya geldik Alaplı Kaymakamlığı makam arabasını değiştirdik. Bu zamanda böyle paylaşımlar yardımlaşmalar ortadan kalktı. Ne olduğunu bir türlü anlayamadım. Ya esnafımız kabuğuna çekildi, ya para kazanamıyor.
Posta67: Sizce Alaplı’nın öncelikli ihtiyacı ne?
Alaplı’da eski birik beraberlik ortamına geri dönülmeli diye düşünüyorum. Kabuğumuzdan çıkmamız lazım. Gençlerimiz ama en önemlisi ilçemizin kanaat önderleri taşın altına elini sokmalı. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” zihniyetinden çıkmalı. Dün olduğu gibi bu günde yarında her zaman Alaplı’mız için görev başındayız. Şahsım adına söylüyorum, bana görev düşerse sonuna kadar elimden ne gelirse yaparım.
Posta67: Vekil Çaturoğlu ve Başkan Tekin ile ilgili görüşleriniz nedir?
Şu andaki Alaplı altın devrini yaşaması lazım. İlçemizden bir milletvekilini Ankara’ya göndermişiz. Canı gönülden de destekliyorum, hem arkadaşım, hem de akrabam olan AK Parti Zonguldak Milletvekili Faruk Çaturoğlu’nun TBMM’de ve kamuoyundaki açıklamalarına bakarak güzel çalışmalar içinde olduğunu görüyorum. Faruk Bey, Alaplı’nın içinden çıkan çok değerli bir değer, ilçemizde iki dönem belediye başkanlığı yapan, ilçe başkanlı yapan önemli bir şahsiyet. İlçemizin taşından toprağına kadar sorunlarında çözümüne kadar her konuya hakim bir siyaset adamı. Diğer taraftan Alaplı Belediye Başkanı Nuri Tekin’de ilçemiz için çalışmalar yapan bir kişi. Eğer iki değerli insan kafa kafa verirse Alaplı çok büyük ivme kazanır. Alaplı’nın ihtiyaçlarını noksanları ortadan kaldırabilecekleri gibi ilçemizi Batıkaradeniz’in parlayan yıldızı yapabilirler. Belediye Başkanı Nuri Tekin ilçemizde başarılı çalışmalara imza atmaya devam ediyor. İlçede kısa sürede çok önemli çalışmalarla imza attı. Dolgu alanında yaptığı başarılı ve güzel projeleriyle Alaplı halkının takdirini topladı. Buradan Belediye Başkan Nuri Tekin tebrik ediyorum. Alaplı’nın girişi, çıkışı Mollabey yolu üzeri, virajlar, sokalar, aydınlatmalar ve sayamadığım kadar güzellikler başkanımızın ve çalışma arkadaşlarının gece gündüz kafa yorup çözdükleri başarılı eserlerdir. Başkan Nuri Tekin’den bu başarılı çalışmaların devamını özlemle bekliyoruz. Milletvekilimiz Faruk Çaturoğlu’da Alaplı’ya hak edecek değeri verecektir. Kayıtsız şartsız bunu bekliyoruz. Çünkü Allah geçinden versin ama öldüğünde cenazesi Alaplı’ya gelecek. Burada defin edilecek.
Posta67:Alaplı ile ilgili hayaliniz nedir?
Hayalimdeki Alaplı’yı hayal ettiğimde, Kılçak Köyü ve Huzurkent sitelerinin olduğu alanın Alaplı belediyesi sınırlarına dahil olması lazım. Özelikle Huzurkent yıllardan beri belediye sınırlarına dahil olmadığı için yeterli hizmeti alamadı. Huzurkent değerini fazlasıyla kaybetti. Orada yaşan insan çok mutsuz. Benim de orada Gayrimenkullerim, evlerim yerlerim var. Ne yazık ki üç yıl önce oradaki evim dayalı döşeli olduğu halde doğal gaz kullanamadığımızdan dolayı Alaplı merkezine gelmek zorunda kaldık. Çünkü kanunen belediye sınırları dışında hiçbir yerleşim yerine doğal gaz bağlanması mümkün değil. Yaz aylarında 10 yada 20 gün o mükemmel deniz manzarası olan evimize gidip manzara hasretini gideriyoruz. Alaplı Huzurkent siteleri belkide Batıkaradeniz bölgesinin en mükemmel manzaralı yerleşim yerlerinin başında geliyordur ama belediye hizmetlerinin gelmemesinden dolayı Alaplı Huzurkent sitesi huzursuz kent olmuştur. Huzurkent huzursuzdur… Huzurkent sakinleri huzursuzdur. Eğer Alaplı modern ve gelişmiş bir ilçe olacaksa belediye sınırlarının genişlemesi lazım. Alaplı’dan Mollabey Köyüne ve Alaplı’dan Kıran Köyüne kadar olan alanın belediye sınırları içine girmesi lazım. Ereğli Belediyesi sınırlarını İncivez altına kadar getirmiş. Bundan herkes ders çıkartması lazım..
Posta67: Sizce başarının sırrı ne:
Başarının ana anahtarı çok çalışmak ve en önemlisi de sevmek. Ülkeni, bayrağını, vatanını Seveceksin.. Yaşamayı, İşini, çocuğunu, hanımını seveceksin ama seveceksin.. Sevdiğin zaman muhakkak başarılı olursun..Her şeyin başı sevmek..
1 Yorum
en cok sevilende para olursa, sonuc kacinilmaz oluyor.