Uzun süredir ara verdiğim köşe yazılarıma değerli Alaplı Gazeteciler Derneği Başkanı Doğan Bostancı beyin teşvikiyle bir şeyler karalamaya çalıştım. Konuyu seçerken de çok düşündüm ve sonunda yaklaşık üç yıldır hayatımıza giren, günlük yaşantımızı ve rutinlerimizi etkisi altına alan COVİD-19 hakkında yazmayı sizlerle paylaşmayı seçtim. Öncelikle bana bu cesareti tekrar kazandıran Doğan beye teşekkürlerimi sunuyorum. İnanın insan uzun bir ara verdikten sonra tekrar köşe yazısı yazması çok zormuş. Eğer sürçülisan edersek affola…
Hiç beklenmedik bir anda ve ummadığımız bir şekilde bir salgınla karşılaşan insanlarımız aşıyı bulmak ve kullanıma sunulması için uzun uğraşlar verdikten sonra aşı olma konusunda nasıl tepki göstereceği hususunda ayrışmış vaziyette. Kimi aşının acilen yapılması taraftarı, kimisi de aşı karşıtlığı tarafında yer almaktadır. Savunanlar aşı olmalıyız zira bilim doğru söyler, başka türlü bu salgın hastalıkların önlenmesi mümkün değil diyenler aşılarını oldular.
Ancak şu anki araştırmaları yeterli bulmadığı için aşı karşıtlığı yapanlar da var. Onlar aşının ileri ki aşamalarda ne gibi yan etkileri olacağının belirsiz oluşundan endişe duyuyorlar.
Bir de Dini duygularla hareket eden her şeyi Allah’a bırakanlar var. Onlar da aşı karşıtlığı yapıyorlar. Vadesi gelen bir sebeple ölecek zaten kaderden kaçılmaz diyenler…
Kimileri ileride aşı kanser yapar diye endişe ediyor, haklı olabilirler zira aksi için elimizde net bir delil olmadığı gibi tıbbi bir araştırma imkanı dahi yok. Ama bu koşullarda bu grubun haklılık payları var mıdır derseniz neden olmasın demekten başka çare yok.
Yine kısır yapabilirmiş o yüzden karşı çıkıyorum diyen başka bir grup var. Bu grupta olan ancak Covid 19’a yakalanan ve komaya giren insanlar biliyorum. Değer miymiş diye sormak lazım. Ancak yaşı üremeye elverişli olanların haklılık payları var mıdır derseniz neden olmasın derim.
Aşı karşıtı başka bir grupta komplo teorilerinden etkilenmişler.
Onlar; belli sayıda insanların, dünyayı daha yaşanabilir hale getirmek için dünya nüfusunu azaltmak niyetiyle insanları aşı olmaya zorladığına inananlar. Ancak haklılık payları var mıdır derseniz, bir İktisatçı ve İstatistik okuyan biri olarak milyonda bir de olsa neden olmasın demeliyim.
Diğer taraftan Covid 19 un çok zor atlatılması hatta ölümcül olması sebebiyle, covid geçirdikleri takdirde olası yan etkilerinden korkan bir grup daha var ki onlarda aşı taraftarı. Bu grup haklı mı ? Evet neden olmasın?
Yine, belli bazı kronik hastalığı olan kişilerde “bünyem zayıfken bu hastalığa yakalanırsam ölüm ihtimalim artar” düşüncesiyle aşı olmak isteyen bir grup da var. Onlar haklı mı, neden olmasın?
Zira hastalık çok yeni ve elimizde olan veriler bizi net sonuca ulaştırmamakta. Elimizde yıllar içinde birikmiş güvenilir veri yok. Aynı şey aşı için de geçerli. Aşı çok yeni olduğu için yine elimizde birikmiş aşının güvenli olduğunu ispatlayan bir veri yok. Bu durum aynı karanlıkta iğne aramak gibi.
Bir insan bir konuda ya haklı ya da haksızdır, ikisi birden olmaz ya da orta bir yerde bir haklılık olamaz yani bir kişi tek bir konu için biraz haklı biraz haksız olamaz. Dolayısıyla aşı konusunda da üçüncü şıkkın imkansızlığını görüyoruz.
İşte aşı olmak ya da olmamak bütün mesele bu. Ortası yok ya aşı olacaksınız ya da olmayacaksınız. Üçüncü bir ihtimal yok.
Velhasıl aşı karşıtlığı ya haklıdır ya da haksız zira ya aşı olunacak ya da olunmayacak. Bunun ortası yok…Nasrettin Hoca merhumun misalinde olduğu gibi “Sende haklısın, sende haklısın” dediği gibi…
Hayat risk almakla ilerler ne yönde risk alacağımızı elimizdeki verilere bakarak bulabiliriz. Olası kazanç ve kayıplarımızı terazide tartar ona göre karar veririz.
Hayat değerlidir. Siz hangi gruptansınız..? Seçim size kalmış…
Acizane Turcovac’ında acil kullanıma açılmasından sonra da ben 3.aşımı Turkovac olacağım…
Sağlıcakla...